Ana içeriğe atla

Metamorfoz

Bu kısa romanda, her okuduğumda beni şaşırtan bir yan var: “Gerçek gibi”den daha fazlası. Franz Kafka, olağanüstülükleri sanki sıradanmış, gerçekleşebilirlermiş gibi anlatıyor.

Gregor Samsa bir sabah kendisini bir böceğe dönüşmüş bulur. Durumundan çok işe geç kalma kaygısı duyar ama işine ve eski hayatına dönme şansı artık yoktur.


Çevresindeki insanların şaşkınlıklarında bir eksiklik vardır. Böceğe dönüşmüş değil de hastalanmış bir insana bakıyorlar. Tiksiniyor, iğreniyorlar ama böylesi bir durumun olanaksızlığından kimsenin haberi yok. Kanıksama var. İğrenç bir yaratığa dönüşen bedendeki bilinci kimse önemsemiyor. Nasıl önemsesinler? Böcekleri kimse sevmez. Geçmişte insan olsa da evin bir odasını işgal eden bir böcek, sadece rahatsızlık veriyor.


Değişime en çok uyum gösteren, değişimi yaşayan oluyor. Aslında o, dev bir böceğin içine hapsolmuş insandır. Bunu, odası boşaltılırken insanlığından tek bir işaret bile olsa korumaya çalışması, keman çalan kız kardeşi ile ilgili mutlu düşler kurması gibi işaretlerden anlayabiliriz.

Belki de edebiyat tarihinin en acıklı böcek ölümünü duyumsuyoruz Gregor Samsa’nın ölümüyle. Oysa romanın diğer kahramanları bizimle aynı duyguları paylaşmamaktadırlar. Odayı temizlemeye gelen hizmetçi Gregor’un öldüğünü anlayınca, ailesine haber vermeye gider ve kullandığı kelime şudur: Gebermiş. Kimsede bu ölüme karşı en ufak bir üzüntü göremeyiz. Aksine haberin ardından anne, baba ve kız kardeş, güzel bir gün geçirmek niyetiyle, üstlerine birer mazeret mektubu yazmaya koyulurlar. Hizmetçinin, Gregor Samsa’nın ölüsünü hallettiğini söylemesine, aile bireyleri “nasıl” sorusunu bile çok görerek, kayıtsız kalırlar. Bu soru işareti talihsiz kahramanın düşündüklerine şahit olan okuyucuda yer edebilir sadece.