Ana içeriğe atla

Yalansavar Site



İnternet temel bilgi kaynağımız. Aynı zamanda yalanın, yanlışın, uydurmanın, saptırmanın, abartmanın da en çok yaşandığı kaynak. Yanlış bilgilenme (aslında bilgilenmemedir) tehlikeli sonuçlar doğurabilir, bizi gülünç durumlara sokabilir. Düz ovada yolunuzu şaşırıyor ve yolunuzu şaşırdığınızın bile farkına varamıyorsanız, rahatsızlığınızın adı; bilmeyi bilmemedir.

Yalansavar adlı sitenin yaptığı, sloganlarında da belirttikleri gibi karanlığa bir mum yakmak. Neden sorusunu şöyle yanıtlıyorlar:

Modern hayatın bize sunduğu iletişim kaynakları sayesinde hepimiz her gün bilgi bombardımanına uğruyoruz: web siteleri, e-postalar, televizyon, gazeteler, arkadaş sohbetleri…

Bize ulaşan bilgilerin sadece bir kısmı doğru. Çok büyük bir kısmı ise eksik, yanlış, yanlı ve hatta yalan.

Pek çoğumuz bize ulaşan bir e-postayı veya bilgiyi araştırmadan, aslını öğrenmeden ve doğruluğunu teyit etmeden ilginç bulduğumuz, inandığımız için kendi tanıdığımız yüzlerce arkadaşımıza aktarıyoruz. Arkadaşlarımız da aynı şeyi yapıyorlar. Kişiden kişiye hızla yayılan bu yanlış ve hatta zararlı bilgiler birkaç gün içinde binlerce insana ulaşıyor. İnsanlar bu bilgilerin doğruluğunu sadece sevdikleri bir arkadaşlarından geldiği için sorgulamaksızın kabul ediyorlar, bu bilgilere göre ilkyardım uyguluyorlar, alışveriş yapıyorlar, yemek yiyorlar, farkında bile olmadan bir gruba, bir millete, kurumsal bir şirkete tavır alıyor ve düşmanlık tohumları ekilmesine alet oluyorlar.

Bu sitenin amacı e-postalarınızda veya medyada dolanan eksik, yanlış, yanıltıcı ve yanlı bilgiler akıl, mantık, bilimsel veriler ve geçerli kaynaklar ışığında analiz etmek ve hepimizin maruz kaldığı yanlış bilgilendirmenin biraz olsun önüne geçebilmek. Hayalimiz ise zaman içinde pekçok kişide bu alışkanlığın gelişmesine katkıda bulunmak.

“Peki ama ne zararı var” sorusuna verdikleri cevapları da sitede bulabilirsiniz.

Bir tane trajikomik örnek vermek istiyorum:

90’ların sonuydu. O zamanlar çalıştığım firmadaki X bey, bir gün işe ayağı sarılı geldi. Ne olduğunu sorduğumuzda geçiştirdi. Olayın aslını çok sonra, dedikodu cemiyetinde öğrendim: Cine5 isimli bir kanal, o zamanlar şifreli yayın yapıyordu. Bu şifreyi bedava çözmek için bir yöntem bulunduğu söylentisi yayılmıştı. Söylentiye göre, televizyon aynaya yansıtılır, aynaya da saç spreyi sıkılırsa, şifreli görüntü çözülüveriyordu. X bey, portmantodan koca aynayı sökmüş, televizyonun karşısına koymuş. Sprey de sıkmış ama herhangi bir sonuç alamamış. Geri görürken de aynayı ayağına düşürmüş. Verilmiş sadakası varmış ki ayna tam parmaklarının üstüne gelmemiş, birkaç parmağı koparabilirmiş.


Astrolojinin yüzde biri kadar önem verilmiyor, felsefeye, mantığa, bilimsel düşünüşe. Oysa ne çok ihtiyacımız var. Yalansavar’ı takip edin, iyi bir başlangıç yapmış olursunuz.

yalansavar.org

Siteden birkaç başlık:

Astrolojiye İnanmak İçin “10 Yanılgı”

C Vitamini: mucize mi yoksa safsata mi?

Küçük Kareler, Büyük Anlamlar!

Oturduğu Yerde Kül Olanlar: Cehennem ateşi mi, metabolik bozukluk mu?