Ana içeriğe atla

Ölüp Ölüp Dirilen

“En”lerle başlayan listeler hep rahatsız etmiştir. “Tüm zamanların en iyi” diye başlayan, çeşitli sayılarla sıralanmış listeler. “Ölmeden önce” okunması gerekenler. “En güzel…”, “en sürükleyici…” bir en’manyaklıktır gidiyor. Gözümde bunun adı, sanat düşmanlığıdır. Sanatı numaralamak, sınırlamak, yarıştırmak ancak sanat bezirgânlarına yaraşır.

Bir örneği ele alalım. The Guardian, İngilizce yazılmış en iyi 100 romanı sıralamış. Bu romanları en iyi yapan özellik nedir, bilemiyorum. Listede bir tane John Fowles kitabı yok. Eğer “en”lerden söz ediyorsak bana göre ilk sıralarda yer alması gerekiyordu. Demek ki “en iyi” kavramı göreli. Listenin ikinci sırasında Daniel Defoe’nun Robinson Crusoe’su var. Bu kitap da bana göre sıkıcı, ırkçı, baştan sona din propagandası yapan bir kitaptır. The Guardian’a göre “irresistible”mış, bana göre ise katlanılmazdır.

Bu listelerin acemi okura da büyük zararları dokunur. “En iyi” diye anılan kitaplardan birini okumaya çalışıp sıkıldığında, anlamadığında veya beğenmediğinde sorunu kendisinde arayacaktır. Sorunun yazarda, eserde veya liste meraklısı sanat düşmanlarında olduğunu düşünemeyecektir. Okuma isteğinin, merakının örselenmesi işten bile değildir.

Bir başka üzücü durum The Guardian, The New York Times, Sunday Express vb. yayın organlarını bilirkişi sayıp, düzdükleri övgüleri kitap kapağı süsü yapmak. Neden başkasının beğenisi benim için ölçüt olsun? Belki o övgü süsleri kitabın satışını arttırıyordur, okuru etkiliyordur. Beni ise kitaptan soğutuyorlar.

Gelelim kitabımıza; Çincede “sakın konuşma” anlamına gelen Mo Yan takma adıyla yazan Guan Moye’nin eseri “Yaşam ve Ölüm Yorgunu”na…

Romanın kahramanı, toprak ağası Ximen Nao, toprak reformunun ardından kurşuna dizilerek idam edilir. Ölüm tanrısı, cehennemin efendisi Yama’nın eline düşer. İşkencelere rağmen suçsuz olduğunu, kendisine haksızlık edildiğini söyler. Yama, bu kararlı tavrı nedeniyle Ximen Nao’ya şans tanımaya karar verir ve tekrar dünyaya gönderir.

Ximen Nao olarak ölümünün ardından eşek olarak doğar. Eşek olarak ölünce boğa olarak doğar. Ardından domuz, köpek, maymun ve sonunda yeniden insan olarak dünyaya gelir. Yaşadığı bu hayatlar dillendirilirken biz de Çin’in değişimini, dönüşümünü görürüz. Her yaratık, ana bölümlerin başlığını da isimlendirir. Anlatıcı bölümlere göre değişirken, okur olarak biz de konumumuzu değiştirmiş oluyoruz. Eserin evrenini zihnimizde çok boyutlu olarak oluşturabiliyoruz.

Mo Yan, kitabın anlatıcısı değildir, bu görevi üstlenen farklı karakterler vardır. Fakat Mo Yan, anlatının içerisinde yer alan kişilerden biridir. Üstelik zaman zaman anlatıcılarca aşağılanan, horlanan bir tiptir. Kitap, başından itibaren iddiasız, yalın ama tatlı diliyle okuru içine çekiyor. Mo Yan, yabancısı olduğumuz coğrafyanın ve kültürün bize çok da uzak ve anlaşılmaz olmadığını ustalıkla kanıtlıyor.

Yaşam ve Ölüm Yorgunu, “en”lerin pek çoğunda yer almayacak olsa da “en”lerin pek çoğundan daha fazla okunmayı hak eden bir eser.