— Küs müyüz? — Hayır. Arkadaş olamayacağımızı anlamış durumdayız. * * * — Bilmemne bilmemne semptomlarının bilmemnereye bilmemnemesinden… (Bir sürü teknik terim…) değil mi? — Hayır hanımefendi, bildiğiniz deli. * * * — Ben bu müziği dinlemek yerine küçücük bir ekmek parçası olmayı çok isterdim. (Çağrı II.) * * * — Bunu nasıl yaparsın! — Kimse mükemmel değildir. — Anasını satayım, herkeste de aynı kusur mu olur? * * * — Sırtımın şu üst kısımları ağrıyor. — Bu içtiğindendir. — Bu kadar çabuk mu? — Ne kadar çabuk mu? * * * — Çıkar dilinin altındakini. — Yok, çekinmem, olsa... Bilirsin zaten. — Benim bildiğim nedir? Yok değil mi esirgediğin birkaç söz. — Bilmiyorum. — Bilseydin bilirdim. * * * — Nerelere gittin yine Deli Gonca? — Kim bilir. Dalmışım öyle. — Haylice dalmışsın, sünger çıkar artık — E, bizi de o derinlerden çokça çıkardılar.