— Yine mi küstün? Gel iki dakika, sensiz yazamıyorum… Yok, devamını getiremiyorum. Hep aynı yerde takılıp kalıyorum. — Kendinden çık. — Anlamadım. — Kendinden çık diyorum. Başka türlü yazamazsın. — Kendimden nasıl çıkacağım? İlham perim bile bana benziyor. — Benziyorum ama farklıyım. Şu haline bak! Saç sakal birbirine karışmış. Giyimin dökülüyor. — Ne yapayım, sen gelesin diye smokin mi giyeyim? — Mesele ben değilim kardeşim. Biraz düzenli ol, tertipli ol. — Ya ben seni ilham ver diye çağırdım, akıl ver diye değil. — Verdiğimle yetineceksin. Benimle birkaç kelime konuşmak için yıllardır yalvaran bir sürü insan var. Git dersen giderim, hiç dert değil. — Tamam tamam. Kendimden çıkıyorum, sonra? — Sonra gözlerini kapat. — Kapattım. — Gözünün önüne gelen ilk görüntüyü söyle. — … — Eee? — Görüntü gelmiyor. Alıcıda sorun olmasın? — Ya sen adam olmazsın. Senin başına zebani dikmeli. — Of ya! Yazma isteğim büsbütün kaçtı. — Tamam canım, sen dinlen orada. B