Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Kasım, 2012 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

İlham Perisi'yle Sohbet

— Yine mi küstün? Gel iki dakika, sensiz yazamıyorum… Yok, devamını getiremiyorum. Hep aynı yerde takılıp kalıyorum. — Kendinden çık. — Anlamadım. — Kendinden çık diyorum. Başka türlü yazamazsın. — Kendimden nasıl çıkacağım? İlham perim bile bana benziyor. — Benziyorum ama farklıyım. Şu haline bak! Saç sakal birbirine karışmış. Giyimin dökülüyor. — Ne yapayım, sen gelesin diye smokin mi giyeyim? — Mesele ben değilim kardeşim. Biraz düzenli ol, tertipli ol. — Ya ben seni ilham ver diye çağırdım, akıl ver diye değil. — Verdiğimle yetineceksin. Benimle birkaç kelime konuşmak için yıllardır yalvaran bir sürü insan var. Git dersen giderim, hiç dert değil. — Tamam tamam. Kendimden çıkıyorum, sonra? — Sonra gözlerini kapat. — Kapattım. — Gözünün önüne gelen ilk görüntüyü söyle. — … — Eee? — Görüntü gelmiyor. Alıcıda sorun olmasın? — Ya sen adam olmazsın. Senin başına zebani dikmeli. — Of ya! Yazma isteğim büsbütün kaçtı. — Tamam canım, sen dinlen orada. B

Promil

İçelim, kanserden beter yayılsın keder Kendimize geleceğimiz yok, içelim daha beter Zat-ı şahaneleri bir tek kendisine acımakta Beyni sulandıkça sağa sola saldırmakta Dil kemikten mahrum fakat nedir bu halin Zor dönmekte ağzının içinde söylediklerin

İnsanlık Ölçüleri

Konuk Yazar: Tevfik Sayın Sevgiyle başlayıp, sevgimizin ölçülmesinden bahsetmek yerinde olur mu acaba? Bırakalım kendimizi sonsuz, sınırsızın bizde bizi seyrine ve bakalım nerelere gittiğimize... Kendimize önce bir nirengi noktası alalım ki, yolculuğumuzda bilmediğimiz yerlere ulaşırsak geri dönmek kolay olsun. Dünya üstündeki çoğu sistemin din olgusu üzerine kurulu olması tabelasından başlayalım yolumuza. Dinler insanlık tarihinin başından beri insanları her alanda bir düzene oturtmaya çalışmışlardır. Hz. Âdem, selam üzerine olsun, insansılara din ile hitap etmiş ve insansılıktan insana geçiş yolunda Tanrı buyruklarını yaymıştır. Ardındaki bütün seçilmişlerde bu buyrukların her aşamada gelişmiş hallerini, insanların gelişmesiyle beraber, onlara hitap edecek din yönlendirmeleriyle düzeltmeye çalışıp, hem bireysel safta hem de toplumsal safta geliştirmeye, insan olmaya, Tanrı’nın kulları olmaya çağırmışlardır. Onlar bile bunu yaparken kendilerine ölçü lü olmaları, hiç kimsenin ü

İsm-i Mahfuz

Perim nerede Yalnızdım, koynuma girdi Düşüm nerede Uyandım, kâbusum oldu Korkum nerede Arkadaşımın yüzüne yapıştı Sadakatim nerede Anahtar deliğinden kaçtı Kocaman omuzları Arkasında ne vardı Göreyim, göremem Sen misin tek Benim varlığım Çocuk gibiyim Merak ederim Aşkının nemi Sırılsıklamım Çekil göreyim Daha olmalı Yana eğildim Sağa ve sola Çekil göreyim Ne var ardında Bir ışık sanki Belli belirsiz Gördüm ya durmam Ona giderim Senin varlığın Beni gereksiz… Tadına doyulmaz gündüz rüyası İçinde bir masa uçsuz bucaksız Kırk beş çeşit kuş sütü bile Aldım çatalı batırdım ele Boş hevese dalmayayım diye Çatal batıyor, canım yanmıyor Çatal batıyor, canım yanmıyor Yanmadı canım Sıkıldı ama İşte sunduğun Bu sahte softa Seni sevmişim Ardında hiçlik Seni tatmışım Tadında hiçlik Sevgilim nerde Altın yüzüğe koydum Şiirim nerde Klozetine kustum Aklım nerde Sabah ezanı sattım İmanım nerde Bütün evrene saçtım