Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Ağustos, 2013 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Dil’im – 017

– Fakat youtube videolarında falan az takılma yapıyor. – Efenim telefondur, ne yapılır alo denir. Youtube da neymiş. – Telefondur dersen, benim telefonum aslan gibi. Alo diyorsun, buyur diyor mesela. Artık kendisiyle muhabbet bile ediyoruz. Hani derler ya telefonla konuşuyorum. Ben hakikatten konuşuyorum. – Siz iyice delirdiniz. Telefona bir milyar verecek kadar hem de… – Ne vereyim efendim. İnek, elma, pirinç mi vereyim? – Olur mu hiç efenim? Sulu yemek yapın.

Dil’im – 016

– Esprilerim yandı sandım bir an, onlar sağlam kalmış. Sanırım kozmosta siz kayıkçının sandalına bindikten sonra da kalacak efenim. – Valla ben o balıkçıya üç kuruş versem ne istersem onu yaptırırım. İpne parasız almıyor. – Fazladan para verin bari boğaz turu attırsın. Bol bol bozukluk sokun kıçınıza efenim. – Efendim g*t değil o göz yanlış bilgilendirmişler sizi. Ya da işinize geldiği gibi anlamışınız. Göze para koyuyoruz. – Tamam da göz ne kadar para alır ki? Öteki öyle mi ya! – Siz baya baya çeyizinizle gideceksiniz. – E her aradığımı bulamam ki orada. – Tabi baya bi' para almak lazım. – Kefen parası deniyor ya. – Zaten ***bank domuz kumbara yerine sizi kullanacakmış bundan gayri. ... – Beni bırakın, gidersem sizin değilim, gelirsem s*ksinler. – Bence büyük konuşmayın. – Bayrağı nereye koyayım? – Bence yakın bir yere koyun, daha çok lazım olur. – Altıma koyayım bari de çalınmasın. – Kayıkçıya verirsiniz belki, kim bilir? – Siz hala yanlış fikri