Ana içeriğe atla

Dil’im – 016

– Esprilerim yandı sandım bir an, onlar sağlam kalmış. Sanırım kozmosta siz kayıkçının sandalına bindikten sonra da kalacak efenim.

– Valla ben o balıkçıya üç kuruş versem ne istersem onu yaptırırım. İpne parasız almıyor.

– Fazladan para verin bari boğaz turu attırsın. Bol bol bozukluk sokun kıçınıza efenim.

– Efendim g*t değil o göz yanlış bilgilendirmişler sizi. Ya da işinize geldiği gibi anlamışınız. Göze para koyuyoruz.

– Tamam da göz ne kadar para alır ki? Öteki öyle mi ya!

– Siz baya baya çeyizinizle gideceksiniz.

– E her aradığımı bulamam ki orada.

– Tabi baya bi' para almak lazım.

– Kefen parası deniyor ya.

– Zaten ***bank domuz kumbara yerine sizi kullanacakmış bundan gayri.

...

– Beni bırakın, gidersem sizin değilim, gelirsem s*ksinler.

– Bence büyük konuşmayın.

– Bayrağı nereye koyayım?

– Bence yakın bir yere koyun, daha çok lazım olur.

– Altıma koyayım bari de çalınmasın.

– Kayıkçıya verirsiniz belki, kim bilir?

– Siz hala yanlış fikri savunuyorsunuz.  G*te bir şey koymayacağız efendim, göze koyacağız. O kayıkçı sizi öyle görse karşıya geçirir mi acaba?

– Dedim ya efenim, yine başa döndük. Göz içine ne sığar ki.

– Bumerang etkisi bu. Olur mu efendim, biraz felsefi açıdan bakınız. Gözün içine bütün dünya sığar. Şu zamana kadar ne gördüyseniz gözünüze sığdı hepsi.

– O bakımdan hiç sıkıntınız olmasın.

– Yoksa siz öyle yapmadınız mı?

– Çıkmayana bakmıyorum ben efenim.