Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Ocak, 2013 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Hamal

Yokluğunda sevdim seni Yüzün binlerce Kalp kırılmasına benzer Bir sızı yarattığın Taşıdığını unutmuş Sonsuz bedenlerce Kâğıt, sokaklar dolu Yazı, işte üzerlerinde Al bu da gezer, Geçer mazgallardan El emeği ama Bir tek yazanı var

Tıkanma

(2001) her sabah geceye kalkarsan bilirsin bunu her akşam yaralı yatarsan bilirsin boğazında bir yerlerde takılıp kalmıştır geridekiler bekler durur dostların sırtına vurur ama çıkmaz o düğüm renk değiştirir sonra yüzün boğulur boğulur boğulursun

Hiçimseme

Hiç belli olmaz diye atıldı Beri Hiç olmaz diyemeyiz dedi Öte Hiç de değil dedi Beri Hiç de diyemeyiz diye bağırdı Öte Hiçkırıklarla ağlamaya başladı Beri

Dil'im - 002

― Soru gerekiyor? Cennetteki meyve ham olabilir mi? ― Ya nasıl olacak? O ağacın oluşması için meyvenin, en azından içindekinin toprağa düşmesi gerekmiyor mu? Toprağa düşmeden yeşeren ne var? ― Bu ağaçtaki meyve, belki de hep o taze meyvesiyle, bozulmadan duruyordur? ― Ama o zaman gerçek değildir! Plastik çiçekler gibidir? ― Belki de Baba, bunun farkına varmıştır. Sahte ile gerçeği ayırt etmiştir.

Dönüşen Sır

Konuk Yazar: Tevfik Sayın Bu ay yolculuk SIR'a. Yine hazırladık haritamızı, çizdik rotalarımızı ve mola halatlar, pek ağır yol ileri... Yasadığımız her şeyde bir sırlar perdesi var, biz ne kadar anlayamasak da. Arabasını almak için tanışmaya gittiğiniz kişi, sabah poğaçanızı aldığınız poğaçacı, çalıştığınız işyeri ve hatta çalışma arkadaşlarınız; acaba hepsi Tanrı’nın kurduğu bu piyeste yerlerinde alıyorlar ve geçip gidiyorlar mı? Yoksa hepsi mutlak gerçekte bilemediğimiz bir bağ ve ilişkiler bütünüyle isleyip, yaratıcının akil erdiremediğimiz programıyla ve istemesiyle; farklı boyutlarda farklı enerji katmanlarında ―o anki ve dahi tüm anlardaki― beraberlik ve hukuklarını devam ettirecek şekilde mi bir araya geliyorlar? Giriş-gelişme-sonuç... Böyle mi olacak sandınız? Cevaplarınızı siz vereceksiniz, idrak ettikleriniz ve tecrübelerinizle. Peki ya, mikroya doğru yönlensek biraz; sabah evinizden çıktınız arabanıza bindiniz, marş ve ardından tüm göstergeler çalıştı. Bir baktını

Mahdum

Ne meraklı mahlukmuşsun Kurcalanacak bir o kalmış Gitmiş ağaca dadanmışsın Aba altında sopayı görmüşsün Yine de uslanmamışsın Hadi bir cahillik ettin Ya niye gittin de tuttun En ham meyveyi yedin

Benigni

Eija Saarinen