Ana içeriğe atla

Kayıtlar

2023 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

John Fowles - Büyücü

 

Şikayetiniz nedir Bay Sartre?

 

Soner Çokyitik - Komşu

"Dindi ses, kalpler uzaklaştı. Güç açılmış kapılar bir bir kapandı."  Coğrafya kader... Ya mahalle, sokak, başına gelecekleri bilsen arkana bakmadan kaçacağın o apartman! Aşk, rengi ne olursa olsun güzel öyle mi? Bu güzellik, çeyrek asırlık bir esarete ve yalnızlığa da değer mi? Komşu; ailenin, dostların, toplumun baskısına rağmen var olabilme çabasını anlatan sarsıcı bir roman.  

Eflatun Solmaz - Hamak

"yalancı mıdır aynalar kafanın içi kadar" Günleriniz sayılıdır. İçinizde bir korku, kaçınılmaz olanın saati belli. Bunun yanında daha öncekilerin yaşamadığı bir avuntu; herkesin günleri sayılı. Sizi bekleyen o korkunç son, herkesi bekliyor. Ne kaçmak olası bu sondan ne birini kurtarmak...

Fesat Aklın Eleştirisi

Diyojen'in torunları iş başında... Fesat Aklın Eleştirisi - Fesat, kendini akıllı sanan aptallarla oyuncak gibi oynar. Kendini akıllı sanan her aptal, potansiyel fesattır. - Fesat, kendi kafasından geçenin karşısındakinin kafasından geçtiğini sanır. - Fesat, ortak bir uğraşta kandırılacağına ve zarara uğrayacağına inanır. Ne yapar eder ortak ürünü yararsız bir nesneye dönüştürür. - Fesat, yüz yüze konuşarak sorunlarını halletmek yerine dedikoduyu seçer. - Fesadın başat mesleği laf taşımaktır. - Fesadın iyiliği yalnızca kendi çıkarı doğrultusundadır. KİTAPÇINIZDAN ISRARLA İSTEYİN (Ama çok da ısrar etmeyin)

Mücevher Dikinesoy - Hayallerini Gerçekleştir ama Önce Yataktan Kalk

Mücevher Dikinesoy - Hayallerini Gerçekleştir ama Önce Yataktan Kalk Herkesin içeride bir odası var. Kendini orada koruyup saklar. İçerisi kumanda odasına benzer ama bütün araçlar sahtedir. Paneller, düğmeler, kollar, göstergeler, hepsi uydurma parçalardır. Siz o araçları kullanarak bir bedeni kumanda ettiğinizi sanırsınız. Bu kötü haber. Okuduğunuzda göreceksiniz, size iyi haberlerim de var.

Bi' Kapak Al

Digital Caliper 3d Animation

Caliper and Sewing Needle 3D

3d French Press

 

Sinek Kovucu

Nice to Meet You

Benim adım Kırmızı, Soy adım Pazartesi

Pirimiz

masum değiliz piç birimiz

Platon - Devlet misin

 

Kierkekaz - Özgüvenim

"Özgüvenim beni doruklara çıkardı. Ne oldu? Götüm dondu." Kierkekaz   

The Shins - It's Only Life (çeviri)

Sadece Hayat Katılaştın, doğal bir arzuyla kıstırıldın Yaşamın coşkusuna kalabalığına dalmak istersin Tüm dişliler dağılırken direksiyonu nasıl öğreneceksin Saatlerdir konuşuyorsun "Zaman bütün kaleleri denize dökecek" diyorsun Ve şimdi içinde bu kaygıyı duyuyorsun Sanırım bu sadece hayat, sadece doğal olan Tavşan deliğinden inerken harcadığımız küçücük an Öğrettikleri şeyler sana dadanmak için sıraya girmişler Duvara karşı arkanı kolladılar Telefonda seni arıyorum, açmayacak mısın Geçtiğin o yollardan ben de geçmişti Öyle karanlık ve yalnız olması şart değil Biraz zaman alacak ama bir çıkış bulacağız ve sorunu çözeceğiz Bir zamanlar tam anlamıyla aslandın Dizlerime yatıp ağlamadan önce Bu kadar uzağa gideceğimi düşünürken Açık bir kapıyı kapayacağımı mı sandın gerçekten Gelecek çağırmakta ve cevap vereceğim Tekerler dönmekte, itibar etmedim zehrine ve biliyorum bu seni üzmekte Paraşütünü aç, serbest düşüşü durduracak bir şey olmalı Geçtiğin o yollardan ben de

Şarköy Belediyesi ve "Duyuru" Diye Yapılan Gürültü Kirliliği

Şarköy Belediyesi evlerimizin dibine megafonlar yerleştirip durmadan gürültü kirliliği yaratıyor. Ne ölçüsü var, ne sınırı... Hafta içi hafta sonu demeden bütün gün bu korkunç sinyali duymak zorunda kalıyoruz. İtiraz edince de "istiyorlar" deniyor. İnsanlara bu çağ dışı uygulama dışında yol sunmazsanız isterler tabi. İletişim çağında bu korkunç gürültü kirliliğine mahkum edilmemizin sorumluluğunu komşumuzdan değil gürültüyü yapandan soruyoruz. Siz kendinizi duyurmak için iğrenç gürültü makineleri kullanıyorsunuz. Bizim sesimize ise kulaklarınızı tıkıyorsunuz. Nereye kadar..?  

Uyduruklarla Savaş (Vol. 5) Matematik Bilmeyen Cemal Süreya

Şairin sözde şiiri şöyle başlıyor. "Bir kadını ortadan ikiye böl..." Bu korkunç mısrayı okuyan birinin şiir okuma isteğinin yitip gitmesi gerekmez mi. Herkes bilir, bir insanı ikiye bölerseniz ölür, geriye insan kalmaz. Bu iğrenç uyduruğun altına Cemal Süreya yazmak, internet evreninin çeşitli yerlerinde paylaşmak şairin kemiklerini sızım sızım sızlatıyordur. Uyduruk şöyle sürüyor: "Yarısı annedir, Yarısı çocuk, Yarısı sevgili Yarısı aşk..." Ortadan ikiye bölününce bereketi artmış. İlköğretim birinci sınıfta, altı veya yedi yaşında öğrendiğimiz matematiksel gerçeklik, bir tamın iki yarım ettiğidir. Burada dört yarım ediyor. Şair bu, matematiksel gerçekliği yıkar geçer, öyle düşünmüş uyduruk üretici bokyedibaşılar. Peki, ikiye böldük, dört yarım etti, bu yarımlar neler: Anne, çocuk, sevgili, aşk... Ezogelin çorbası tarifini okusanız bundan daha şiirsel geleceğini kolaylıkla iddia edebilirim. Deneyelim: "1 su bardağı kırmızı mercimek 1 tatlı kaşığı pi

pangea

etinde duymadan acısını hazzını gururunu utancını yazan yalancı içinden geçmiş tatmamış çocukça heveslerle oyunlarla oyalanmış hesap kitap işleri bitmek bilmemiş taş devri geçip gitmiş taşlar yerine oturmamış ölüm dediğin aslında çevrimdışı olmakmış