Ana içeriğe atla

Çağrı’yla Sohbet 2

Konuşanlar:
Çağrı (yaş 6)
Çağlar (yaş 35)

 
—  Senin kıskanman için sana gösterir.

—  Neyi popülerliğini mi? E nasıl oluyor?

—  Yani herkesi etkilendiriyor. Yani onun istediği bir şey olsa, onu da o alsa, diğerlerini etkilese, onu da etkilemeye çalışsa o sinirlenir. Buna kıskanmak denir.

—  Yani ben seni kıskandığım zaman böyle mi oluyor.

—  Hayır.

—  Sen, beni kıskanıyorsun dedin.

—  Demek istediğim şu, yani sen beni daha çok kıskansan ben de o kadar çok sinirlenirdim. Şimdi anladın mı?

—  Yani biri seni kıskanınca sinirleniyor musun?

—  Evet.

—  Niye?

—  Çünkü herkes ondan etkilenir.

—  Nasıl etkilenir?

—  Yani herkes onu sever. Diğeri de ondan nefret eder.

—  Diğeri dediğin, kıskanan mı?

—  Evet.

—  Kıskanan nefret mi eder?

—  Evet.

—  Öbürü?

—  Öbürü ise çok popüler olur.

—  Popüler olan kıskanmaz mı?

—  Kıskanmaz çünkü o, herkesi etkileyecek bir şey var.

—  Ben şimdi bu kıskanmayı anlamadım. Bir daha anlat bakalım. Kıskanmak ne demek?

—  Şöyle, daha açık anlatayım. Örneğin iki kız var, biri altın bir kolyeyi gördüğü zaman diğeri oradayken satın alır. Sonra o gidip alan, herkesin ona beğendirmeye çalıştırır. Sonra işe o yerde onu da beğendirmeye çalışırken onu yani isteyen kızı beğendirmeye çalışırken o sinirlenir. Diğeri çok sinirlendiği zaman daha çok yapar. O sinirlenmediği zaman daha çok yapmaya çalışır. Şimdi anladın mı?

—  Hayır. Hiç anlamadım.

—  Ya sen hiçbir şey anlamıyorsun ki.

—  Ama ne bileyim yani, anlaşılır gibi gelmedi bana senin söylediklerin.

—  O zaman iki kelimelik söyleyeyim mi?

—  Söyle.

—  Birincisi. Örneğin yerde bir para var, erkek almak isterken bir erkek paranın üstüne ayağıyla basar. Anladın mı?

—  Paranın üstüne ayağıyla bastı, tamam. Bunun kıskanmakla ne alakası var?

—  Dur, böyle anlatmayayım. Yani biri diğerinin istediği şeyi alır, onu da suratına tutar tutar, onu da kıskandırır.

—  Yani şöyle mi oluyor kıskanmak? Sende olmayan şeyi mi istiyorsun?

—  Hayır. Yani biri beğendiği bir şeyi görür, parası yeteceği kadar yarısını da biriktirdiği zaman onu alır ama diğerinde daha çok para vardır onu alan diğerinin yüzüne tuttuğu zaman, yani onu her zaman ona gösterdiği zaman ve kendini popülermiş gibi davrandırdığı zaman işte o da onu kıskanır.

—  Anlamadım pek ama neyse. Anlamaya çalışıyorum, düşünüyorum şimdi.

—  Tamam ben de artık oyunuma devam edeyim.

—  Peki sende olan bir şeyi kıskanır mısın?

—  Hayır.

—  Sende olan bir şeyi. Peki sende olan bir şeyi başkası kıskanır mı?

—  Tabii ki daha değerli olsa kıskanır.

—  Yani sen başkasında olan şeyi kıskanır mısın?

—  Evet, değerli olan şeyleri yüzüme tuttuğu zaman.

—  Nasıl tuttuğu zaman, böyle tutuyor mu değerli olan şeyleri?

—  Hayır. Yani hep, bi yerde, örneğin okulda hep popülerlik, yüzüne kolyeyi gösterdiği zaman…

—  Böyle bir şey oluyor mu okulda?

—  Hayır ama alabilirse neyse, yani okula getirdi sonra…

—  Peki sen okulda birini kıskanıyor musun?

—  Hayır yav.

—  Peki okulda biri seni kıskanıyor mu?

—  Hayır.

—  Peki okulda birileri birilerini kıskanıyor mu?

—  Ya sözümü bir kesme ya…

—  Tamam devam et.

—  Örneğin bir dükkandan çok değerli bir şey alır okula getirir. Sonra onu seven biri ona vermez, yani seven kişiye. Dur… Nasıldı… Yani biri dükkanda o şeyi gördü, diğeri aldı dükkandan parayla. Sonra okula gitti. Diğeri de... Sonra şey… O aldığı şeyi okulda yüzüne gösterdi ve popülermiş gibi yaptı kendini. Popülermiş gibi göründü…

—  Biri yaptı mı böyle hiç.

—  Hayır. Popülermiş gibi kendini gösterdi…

—  Kim?

—  İşte kolyeyi alan kız. Sonra…

—  Gerçekten böyle biri var mı, yoksa…

—  Dur dur dur! Sonra, şey, diğer kız da herkes onu beğenince o da onu kıskanır. Yani hiçkimse onu beğenmez.

—  Anladım.

—  En nihayet.

—  Ama bir şey soracağım. Okulda hiç kıskanan var mı birilerini.

—  Hayır.

—  Niye yok.

—  E çünkü benim arkadaşlarım çok iyi.

—  İyi? İyi insanlar kıskanmaz mı?

—  Kıskanmaz.

—  Kötü insanlar mı kıskanır.

—  Evet.