Bu âlemi gören sensin
Yok gözünde perde senin
Haksıza yol veren sensin
Yok mu suçun burda senin
Kâinatı sen yarattın
Her şeyi yoktan var ettin
Beni çıplak dışar attın
Cömertliğin nerde senin
Evli misin ergen misin
Eşin yoktur bir sen misin
Çarkı sema nur sen misin
Bu balkıyan nur da senin
Kilisede despot keşiş
İsa Allah'ın oğlu demiş
Meryem Ana neyin imiş
Bu işin var bir de senin
Kimden korktun da gizlendin
Çok arandın çok izlendin
Göster yüzün çok nazlandın
Yüzün mahrem ferde senin
Binbir ismin bir cismin var
Oğlun kızın ne hısmın var
Her bir irenkte resmin var
Nerde baksam orda senin
Türlü türlü dillerin var
Ne acaip hallerin var
Ne karanlık yolların var
Sırat köprün nerde senin
Âdemi sürdün bakmadın
Cennette de bırakmadın
Şeytanı niçin yakmadın
Cehennemin var da senin
Veysel neden aklın ermez
Uzun kısa dilin durmaz
Eller tutmaz gözler görmez
Bu acaip sır da senin
Leszek Kolakowski - Neden Hiçbir Şey Yok da Bir Şey Var
Kitap adını Leibniz’in sorusundan alıyor. Kitaptaki her bir bölüm bir filozofa ayrılmış. Socrates’ten başlıyor Karl Jespers’e kadar sürüyor. Yazarın da söylediği gibi bir felsefe tarihi kitabı değil. Daha çok, konu edindiği filozoflar üzerine denemeler.Yazar, önce filozofun görüşünü sunuyor, bölüm sonunda da kendi sorularını soruyor. İki örnek vereyim.
Sekstos Empeirikos’a şöyle soruyor: “Şüpheci, Şüpheci öğretiyi açıklarken kendisiyle çelişir mi? Tersine, eğer tutarlı olacaksa, sessiz kalması gerekmez mi?”
Spinoza’ya şu soruyu soruyor: “Eğer duygularımızın ve tutkularımızın nedenlerini bilirsek, bu duygular ve tutkular yok olup gider mi? Örneğin, Spinoza'nın iddia ettiği gibi, eğer kaynağını bilirsek, üzüntü yok olup gider mi?”
Sorunsuz çevirisiyle zorlanmadan okuyabileceğiniz bir kitap. Felsefe asla bizden uzak, ulaşılmaz bir yerde değildir. Felsefeye giriş diye bizi olmadık dolambaçlara sokan kitaplardan önce böyle bir kitapla felsefeye giriş yaparsanız, en azından gözünüz korkmayacaktır.
Kaydol:
Yorumlar (Atom)
Eflatun Solmaz - Köle
Ya salağa yatarsın. Ya nereye yatarsan yat, salaksın. Dostluklar ısınıyor içimde, transistörler gibi... Zorunlulukların ve arzuların dilek...
-
Sümbülzade Vehbi, 18.yüzyılda yaşamış bir şahsiyet. Tevatür odur ki bir gün padişahın huzuruna çağırılır. Hiç işi gücü olmayan, durduk yere ...
-
Rapunzel dendiği zaman gözümüzün önüne, upuzun saçlarını kuleden aşağıya sarkıtmış bir genç bir kız imgesi gelir. Ben de bu yazımda o saçla...
-
Browne, 1632 Ocağı'nda Felemenk'te ikamet ettiği ve insan bedeninin sırları konusuna her zamankinden daha fazla yoğunlaştığı bir dö...