Ana içeriğe atla

Dino Buzatti - Tatar Çölü


Bu kitabın başka bir ismi olsaydı, herhalde “beklemek” olurdu. Beklemek, insanın en zavallı ve en yaygın halidir. Harekete geçmeyi bekleriz, alışkanlıklarımızdan kurtulacağımız günü bekleriz, mutlu olmayı bekleriz, hep bekleriz. Çaba sarf etmeden yaşamak için anahtar kelimedir. Kendi kendimize kurduğumuz çaresizliğin adıdır. Kendimizde eksikliğin ne olduğunu keşfedemeden bekler, bir hiç olarak ölür gideriz. Bekleyen insan zavallıdır, çünkü gücü varken hareketsizdir. Yapabileceklerine gücü yetecekken bir komut, bir işaret, bir gerekçe arayarak eylemsizliğini sürdürür. Son nefese yaklaştığında ise, içinde boşa geçen zamanın derin pişmanlığını hisseder. O anda yapabileceğiyse sadece kendine acımaktır.

Buzatti’nin karakteri Giovanni Drogo da bu acıklı bekleyişin içine düşenlerden. Sessizliğin, durağanlığın kalesi Bastiani’ye geldiğinde henüz genç bir teğmendir. Bastiani Kalesi ise o kapkara durağanlığıyla bütün gençlikleri yutan bir ejderdir.

Kendi içindeki boşluğu kainatla bile dolduramayanlar, bir de bu kitabı okumayı denesinler. Kahraman olmaya hazır, bekleyişle geçen bir ömre hayatın nasıl bir oyun oynayabileceğini görsünler. Sanatseverlere, kitapseverlere tavsiyem muhtemelen gereksiz, onlar bu eserle çoktan tanışmışlardır.