Ana içeriğe atla

Eylülün Kulak Misafiri

— Özgür irade bir hatadır, öyle mi?

— Kusursuz hesap yapabilen bir beynimiz olsa, seçmemiz gereken bellidir.

— Ama biz hep doğruyu seçmeyiz.

— Çünkü bilmeyiz.
* * *

— Teori olmadan pratik olur mu?

— Olur ama balçık gibi olur. Pratik olmadan da teori olur. O da mevlana şekeri gibi olur. Katı ama toz olmaya müsait, kuru.

— Ee tabi kurabiye değil, ağızda dağılanı makbul olsun.

— Oyun hamuru makbulüdür.
* * *

— Okur musun?

— Okurum.

— Ne okursun?

— Bildiğimi okurum.
* * *

— Sana bir şey aldım.

— Ne aldın?

— Tahmin et.

— Kitap.
* * *

— Cevap vereceğim ama iki seçenek sunuyorum sana. Gerçeği mi istiyorsun, uydurmamı mı?

— Hangi anlamda?

— Bunun ne anlama geldiği…

— Hee. Ne anlatıyor?

— Gerçeği istiyorsan, sabretmen gerekiyor, öğrenmem gerek. Ama uydurmamı istiyorsan hazır.

— Ne yapayım uydurmanı?
* * *

— Vatan için ölürüm. Vatan benim ailem.

— Ben bu yüzden vatansızlığı seviyorum.

— Ailesizliği yani.
* * *

— Adil olmayan bir Tanrı…

— Sen entropinin hüküm galip geldiği evreni istiyorsun. Orada adalet vardır ama hayat yoktur.
* * *

— Ne uğursuz, ne nursuz ölüleriniz varmış kardeşim. İnsanın ödünü patlatmaktan başka iş bilmiyorlar.

— Ruh gidince geriye kalandan pek hayır gelmez.

— Ne ruhu?

— Tuz ruhu.
* * *

— Bu çağı kimse sevmiyor, baksana doğru dürüst romanı bile yok.

— Belki de görselin çağında olduğumuzdandır.

— O yüzden daha az görür olduk.
* * *

— Kendini öldürmek isteyeni önlemlerin durdurabileceğine inanıyor musunuz?

— Hayır. Ama bizi sorumluluktan kurtaracaktır.