Cinematic Orchestra - To Build A Home
Bir Ev Yapmak
Orada taştan yapılmış bir ev var
Ahşap döşemeler, duvarlar, pencereler
Masalar ve sandalyeler toza bürünmüş
Burası yalnız hissetmediğim
Burası evimde hissettiğim…
Bir ev yaptım
Senin için
Benim için
Uzaklarda
Senden
Benden
Ve şimdi, ayrılma ve toza dönüşme zamanı...
Dışarıda çiçek tohumları ektiğimiz bahçe
İşte bizim gibi yaşlı bir ağaç
Dalları yeşilliğe açılmış
Çatlaklarını tutarak tırmandım tepeye
Tırmandım ağaca dünyayı görmeye
Sert bir rüzgâr beni düşürmek için esti
Sıkıca tutundum
Senin bana tutunmuşluğun gibi
Senin bana…
Bir ev yaptım
Senin için
Benim için
Uzaklarda
Senden
Benden
Çeviri: Çağlar Simsoy
Tam bir hafta şarap
“Sonra buradan kalkarak oturma salonuna geçtiler ve orada tam bir hafta şarap kadehlerini ellerinden bırakmadılar. Bütün şehir zevk ve sefa sesleriyle dolmuş, padişahın sarayı neşe ve coşku içinde bir cennete dönmüştü. Ne Zâl ne de mercan dudaklı Rûdâbe bir hafta, ne gece ne gündür hiç uyumadı. Oradan da saraya geçildi ve şenlikler üç hafta da sarayda devam etti.” Firdevsî, Şâhnâme, 3980
İnsanın “zıkkım için” diyesi geliyor. Doğunun hazcılığıyla rekabete girebilecek başka medeniyet tanımıyorum. “Batı’nın ahlaksızlığı” mı? Batı, hazcılık konusunda bunlara çırak bile olamaz.
1001 Gece Masalları’na* bakalım, “Alaaddin ve Sihirli Lamba Öyküsü”ne. Alaaddin’i önce, tembel ve işten kaçan bir çocuk olarak tanıyoruz. Babası öldüğünde de umurunda olmamış ve yine çalışma ihtiyacı hissetmemiş. Annesi geçimlerini, yün ve pamuk eğirmekle sağlamış. Baba korkusundan kurtulan Alaaddin, “fazla haylazlığa ve sapıklığa dalmış.”
Hikâyeyi biliyorsunuz, lambadan bir ecinni çıkar ve Alaaddin’in buyruklarını yerine getirir. İlk isteği yemektir. “Ecinni de hemen ortadan kaybolup biraz sonra, som gümüşten büyük bir tepsiyi başında taşıyarak geri” döner. “Tepside içi güzel kokulu, tadı ve görünümü leziz yemeklerle dolu on iki altın tabak, kar gibi beyaz ve kabuğu altın gibi sarı sımsıcak altı ekmek, iki büyük sürahi harika şarap ve iki gümüş kupa” vardır. Alaaddin ve anası, “büyük bir iştahla yemek yemeye” koyulurlar. “Öyle bir zevk” duyarlar ki “çok güzel hazırlanmış yemeklerin tadına bakmaktan bıkmadan tepsinin başında uzun süre” kalırlar. “O kadar ki öğle ve akşam yemeklerini” birleştirirler.
İşte böyle! Bu doymak bizmez iştah, akıl alır gibi değil. Bir masal, hiçbir çaba sarf etmeden arzularına ulaşan bir kahramanı anlatıyor. Bu kahraman, iki öğün arasına boşluk koymadan, tıkınıyor da tıkınıyor.
Masal okuyacaklar! Masalı kendinize okuyun, bana okumayın. Bilgelik boğazdan gelmez.
___________
İnsanın “zıkkım için” diyesi geliyor. Doğunun hazcılığıyla rekabete girebilecek başka medeniyet tanımıyorum. “Batı’nın ahlaksızlığı” mı? Batı, hazcılık konusunda bunlara çırak bile olamaz.
1001 Gece Masalları’na* bakalım, “Alaaddin ve Sihirli Lamba Öyküsü”ne. Alaaddin’i önce, tembel ve işten kaçan bir çocuk olarak tanıyoruz. Babası öldüğünde de umurunda olmamış ve yine çalışma ihtiyacı hissetmemiş. Annesi geçimlerini, yün ve pamuk eğirmekle sağlamış. Baba korkusundan kurtulan Alaaddin, “fazla haylazlığa ve sapıklığa dalmış.”
Hikâyeyi biliyorsunuz, lambadan bir ecinni çıkar ve Alaaddin’in buyruklarını yerine getirir. İlk isteği yemektir. “Ecinni de hemen ortadan kaybolup biraz sonra, som gümüşten büyük bir tepsiyi başında taşıyarak geri” döner. “Tepside içi güzel kokulu, tadı ve görünümü leziz yemeklerle dolu on iki altın tabak, kar gibi beyaz ve kabuğu altın gibi sarı sımsıcak altı ekmek, iki büyük sürahi harika şarap ve iki gümüş kupa” vardır. Alaaddin ve anası, “büyük bir iştahla yemek yemeye” koyulurlar. “Öyle bir zevk” duyarlar ki “çok güzel hazırlanmış yemeklerin tadına bakmaktan bıkmadan tepsinin başında uzun süre” kalırlar. “O kadar ki öğle ve akşam yemeklerini” birleştirirler.
İşte böyle! Bu doymak bizmez iştah, akıl alır gibi değil. Bir masal, hiçbir çaba sarf etmeden arzularına ulaşan bir kahramanı anlatıyor. Bu kahraman, iki öğün arasına boşluk koymadan, tıkınıyor da tıkınıyor.
Masal okuyacaklar! Masalı kendinize okuyun, bana okumayın. Bilgelik boğazdan gelmez.
___________
* 1001 Gece Masalları, Yapı Kredi Yayınları, Cilt II, İstanbul 2000.
Kaydol:
Yorumlar (Atom)
Eflatun Solmaz - Köle
Ya salağa yatarsın. Ya nereye yatarsan yat, salaksın. Dostluklar ısınıyor içimde, transistörler gibi... Zorunlulukların ve arzuların dilek...
-
Sümbülzade Vehbi, 18.yüzyılda yaşamış bir şahsiyet. Tevatür odur ki bir gün padişahın huzuruna çağırılır. Hiç işi gücü olmayan, durduk yere ...
-
Rapunzel dendiği zaman gözümüzün önüne, upuzun saçlarını kuleden aşağıya sarkıtmış bir genç bir kız imgesi gelir. Ben de bu yazımda o saçla...
-
Browne, 1632 Ocağı'nda Felemenk'te ikamet ettiği ve insan bedeninin sırları konusuna her zamankinden daha fazla yoğunlaştığı bir dö...