Ana içeriğe atla

Algı ne, başı neden operasyonla dertte

Artık insanlar "algı" sözcüğünü dillerinden düşürmüyorlar. "Algı operasyonu", "algı oluşturmak", "algı yaratmak", "algı yapmak"... Doğrusu algıya yönelik operasyon.

Algı, duyudan gelen verinin sinirler aracılığıyla anlığa/beyne aktarılmasıdır. Duyu organları veri getirirse taşır. Duyularda durum, neden-etki ilişkisidir. Burnunuza bir koku gelir, kulağınıza bir ses ulaşır, gözünüze bir görüntü... Şunu diyebilirsiniz, ben tutar bir çiçeği koklarım, bakışlarımı istediğim yere çeviririm, açar bir müzik dinlerim. Ne yaparsanız yapın, duyularınız nedenden etkilenirler. Neden, ister günlük yaşantınızda karşınıza çıksın, ister sizin seçiminizle oluşsun, duyularınız için fark etmez. Edilgendirler ve sinirler aracılığıyla kendilerine ulaşanı iletirler. Bu, alma-aktarmadır. Sinirler duyulardan aldıklarını beyne ulaştırırlar. Sıcak bir nesneye dokunduğumuzda beyne sıcaklık gitmez, o nesnenin sıcak olduğu verisi gider.

Bu aşamaların hepsinde edilgeniz, etgen olan ise çevremizdir, dış dünyadır.

Öyleyse "perception management", dilimizde "algı operasyonu" olarak kullanılan terim ne anlatıyor. Bana sorarsanız anlatmak için değil, anlatmamak için kullanılıyor. "Yalan söylüyorsun" yerine "algı yaratmaya çalışıyorsun" denebiliyor. Yanıltma, saptırma, aldatma, aptal yerine koyma, yanlış yönlendirme... gibi terimlerin yerini vıcık vıcık bilgisizlik kokusu bulaştıran "algı operasyonu" terimi nasıl aldı.

Eğer bir operasyondan söz edeceksek, bu operasyonu okullar, dinsel eğitim veren yapılar yapar. Algınız işlevini yerine getiremez olur. Duyarsınız, anlamazsınız ya da umursamazsınız. Görürsünüz geçer gidersiniz. Deprem olur, binalar iskambil kağıdı gibi dağılır, "takdir-i ilahi" dersiniz. ... Eğer algıya yönelik bir operasyondan söz ediyorsak, o operasyon çoktan yapılmıştır. Nesnelerin adını yanlış koyarsınız, ilişkileri yanlış tanımlarsınız, başınıza her geleni boynunuzu bükerek karşılarsınız, ezene hoşgörülü ezilene acımasız olursunuz...