Şişedeki Not

(3.2.2001)

ben kucağa alınmamış bebekken
daha gözlerim dünya nedir bilmezken
yokluğunu hissederdim daha o zamandan
ağlarken anlattıklarımı anlayacak olan
kara günün kara gözlü dostunu

suyun ne olduğunu bilmeden
nerden bilecektim
her kucağa alınışımın şefkat değil
bazen beni boğmak için olduğunu

hey sen,
masum kara gözlerle
dünyaya bakan ceylanı
gözünü kırpmadan vuran avcı!
ne diye taşırsın o yüreği
göğüs kafesinde

Üçlükler III

herkes kendi aşkını en büyük sanır.

hiçbir aşk boyumuzu aşmaz.

aşarsa da anlamayız, geçer gider.

* * *

Hangi heteroseksüel zekâ

Robinson’un yanına Cuma’yı koyar

Bu işte kesin bir i*nelik var

* * *

Durum bu, tavır değil.

“Madem yanında götüremeyeceksin,

niye oraya kadar taşıyacaksın?

* * *

Görevi yerine getirdikten sonra

elimde kalanın ne önemi var?

Sakat bir kızla bir ömür yaşarım.

* * *

Gördüğüm olur bazen

Görmekten korkarım

İçlerinde ben de varım

* * *

Anladın devamı gelmeyecek

Bitirmekten çekinmemek gerek

Sebebin olacağını bile bile, bili bili

Kaan Altınova – Kum Tanesi

Yemliyorum aç kalbimi
senden kalan o son kırıntılarla

(Bir damla)

Bence senenin en başarılı albümlerinden biri. Tanıyanın, bilenin pek fazla olmadığını tahmin ediyorum. Önceki albüm tanıtımımda da belirttiğim gibi sayılarla pek fazla ilgilenmiyorum. Uzun ömürlülük bence daha önemlidir. Bu sene çıkmış bir albümün uzun ömürlü olacağını söylemek, biraz kehanet oluyor. Dinleyenlerin takdirine ve zamanın sınamasına bırakmak gerek.

Tarzının “alternatif rock” terimiyle belirtildiği birkaç siteye rastladım. Açıkçası, müziğe taksonomi uygulamanın, biyolojidekinden çok daha başarısız ve faydasız olduğunu düşünüyorum. Eğer illa bir terim kullanacaksak, “popüler rock” terimini kullanmayı tercih ederim. Önemli değil. İşin bu kısmını da sanatı anlaşılmaz ve sıkıcı hale getirmekte başarılı sanat tarihçilerine bırakıyorum.

Şarkılar bilgisayar enstrümanları değil, canlı kayıtla hazırlanmış. Kaan Altınova’nın tarzına da ancak böyle bir çalışma yakışırdı. Albüme, üçüncü parça olan “Zor Gelir”den sonra kulak kesilmiştim. Birkaç şarkı atlıyorum ve onun ardından da “Aynı Şehir Aynı Sen” geliyor. Bu parçaları daha çok sevmemde dalga aralıklarının geniş olmasının etkisi vardır muhtemelen. Diğer şarkılara haksızlık etmemek için, gayet başarılı ve özgün olduklarını belirtmem gerekiyor.

Albümün kapanış parçası, aynı zamanda "DeliDumrul Kurtlar Kuşlar Aleminde" filminin müziği olan “İstanbul”. Salih Korkut Peker cümbüşüyle şarkının ruhu oluvermiş. Aynı ismi, düzenlemede de görüyoruz.

Sor beni, haydi bul beni
Gömdüğün gibi çıkar beni
Sildiğin gibi yaz hadi İstanbul

(İstanbul)

Oyun

Konuk Yazar: Commodore

Ben ve sen bir oyun
yüzüm, bakışlarım oyun
duruşum bir oyun
bazısı benim bile bilmediğim,
ama oyun...

Acabalık

Şairler sözlüklerini yakmalılar
Tüm öğrendiklerini unutmalılar
Bomboş sayfalarla dolu olmalı
Okunmaya değer tüm kitaplar

İntizar

besbelli kabul olunmuş
şu üç kuruşluk duanı
kötülüğüm için değil
canının iyiliği için
kullansaydın

Biliyor Muyum?

Bir tek ben mi biliyorum
Ölümsüz olmadığımızı
Hani kâğıtmış gibi
Bina çatılarını uçuran
Bir öfkeli rüzgârda
Savrulabileceğimizi

Yok mu kimsenin
Dev kayaları un ufak eden
Dalgalardan haberi
Pençesini çıkardı mı okyanus
Parçalamıyor mu yamacındakileri

Küçük işlere baka baka
Büyük mü sanıyoruz kendimizi
Bir tek ben mi biliyorum
Yenilgiyi kabullendiğimizi
Hem de daha en başından
Bunca telaş bundan

Biliyor muyum?

Eflatun Solmaz - Köle

  Ya salağa yatarsın. Ya nereye yatarsan yat, salaksın. Dostluklar ısınıyor içimde, transistörler gibi... Zorunlulukların ve arzuların dilek...