Medyasal Ağ

Sosyal ağlardaki ana başlık (top trend) virüslerine bile dayanabilen medya oluştu.

Artık kendisine medya diyenleri kimse umursamıyor, tirajları yerlerde sürünüyor. Sosyal medyanın belleği, kurumsal medyanınkinden çok üstün. Bir tür sinirsel hastalıkla boğuşan kurumsal medya, toplumun yalnızca bilgisayar ve akıllı telefon kullanamayan kesiminde ilgi görebiliyor. Kurumsal medya ani, anlaşılmaz çabuklukla unutabiliyor.

Oysa sosyal medyanın belleğinde tüm geçmiş olduğu gibi duruyor. Tüm izler silinse bile anımsayan biri çıkıveriyor, başkalarına anımsatıyor. Bellek, ayrım yapmadan çalışıyor. Geçmişin izleriyle boğuşup durmamak için, izlerin özenle bırakılması gerekiyor. Boş poşet gibi rüzgarda savrulup durmuşsanız işiniz zor, bellek çalışır ve geçmiş hayalet gibi karşınıza çıkar.

Kuşkusuz sosyal medya da dikensiz gül bahçesi değil. Virüsleri saydım, onun dışında gürültü yapan haşereler var. Bunlar konuyu saptırıp başka mecraya çekmek derdindeler. Virüscükler gibi bunlar da enerji harcanacak kesim değiller. Tabi merakınıza yenilip ne kadar alçalabildiklerini görmek için başlık altında yazılanlara bakabilirsiniz. Hiç kuşkunuz olmasın, başlık altındaki iletilere bakmadan, yalnızca başlıktan yazılanları öngörebilirsiniz. Bu gürültücüler bilgi akışınıza engel olamazlar, görmemekle kaybınız olmaz çok değerli zamanınızdan kazanırsınız. Bir tren kazasında çocuğunu kaybeden bir anneyi, babayı izleyebilirsiniz. Onun hak arayışına küçük bir katkıda bulunabilirsiniz.

İyimserlik mi, çok erken konuşmak mı, bilemiyorum. Medya artık bireydir, kuruma gereksinimi kalmamıştır. İnsanlara ulaşmak için bir yapı/çatı bulması yeterlidir. Bugün şudur, yarın başkası, araç ikinci planda önemlidir. Önemli olan sesi duyurabilmenizdir. Kurumsal medya sesiniz kısılıncaya kadar bağırsanız da duymayabilir. Kulakları filtrelidir, bazı seslere kapalıdır. İşini iyi yapmazsa yok oluşu kaçınılmazdır.

Dünyanın sinir sistemi olan internetin çeyrek asırlık bir geçmişi var. Tarihi düşündüğümüzde bu süre, göz açıp kapamak kadar kısadır. Olumlu veya olumsuz etkilerini öngörebilmek güç olsa da interneti etkin biçimde kullanmak geleceğimiz açısından önemli.

13

O
aklınızla oynadı
bilmeden
zorlanmadan

Alice Cooper - Poison (çeviri)



Zehir

Oyunun acımasız
Kanın adeta buz
Tek bakış öldürebilir
Heyecanın acım

Seni sevmek istiyorum ama
dokunmasam daha iyi (dokunma)
Seni sarmak istiyorum ama
güdülerim diyor dur
Seni öpmek istiyorum ama
daha fazlasını da isterim (fazlasını)
Seni tatmak isterim ama
dudakların zehir

Sen zehirsin
dörtnala damarlarımda
Sen zehirsin
kırmak istemediğim zincir

Sımsıcak ağzın
Yakalandığım ağın
Islak derin
Terde kara dantel

Çağırını duyuyorum ve iğneler ve raptiyeler (ve raptiye)
İncitmek istiyorum seni adımı haykır diye
Dokunmak istemiyorum sana ama tenimin altındasın (ta derinde)
Seni tatmak isterim ama dudakların hain zehir

Sen zehirsin
dörtnala damarlarımda
Sen zehirsin
kırmak istemediğim zincir

Çeviri: Çağlar Simsoy

soru ç

bir cinayet işleniyor
herkes dedektif kesiliyor
katil suçlu arıyor
ölü neden susuyor

Yazın 0006

"Başçavuş bir şey söylemeden kollarını açtı, omuzlarını silkti. Dudaklarını sıkıp gözlerini kapadı. Yüzü kör, sağır, terbiyeli, kurnaz bir anlatım aldı. Bu, uzun süre o kokmuş eski bürolarda çalışanların edindikleri bir anlatımdı. Bu yerlerde sıkı dillilik, duygusuzluk, itaat, alçaklık biçimini almıştı."

Ivo Andriç, Drina Köprüsü

Eflatun Solmaz - Köle

  Ya salağa yatarsın. Ya nereye yatarsan yat, salaksın. Dostluklar ısınıyor içimde, transistörler gibi... Zorunlulukların ve arzuların dilek...