Gulyabani Nereden Gelir

Gulyabani, bir asır önce çocukları korkutmak için anılan bir isimdi. Çoğumuz 1976 yılında yapılan, evsanevi kadrolu Ertem Eğilmez filmi Süt Kardeşler’le tanıdık onu. Süt Kardeşler, Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın Gulyabani isimli romanından uyarlanmıştı.

 

“Gulyabani” bileşik sözcük. Kökünü Semitik dillerde buluyoruz, غَالَ (ġāla) fiili “aniden yakalamak, ele geçirmek” anlamında kullanılıyor. Farsçadan aldığımız, kullanmakta olduğumuz “gaile”, "aniden gelen bela" da aynı kökten geliyor. غول “ġūl”, "aniden saldıran" anlamıyla birlikte zamanla demon (şeytan) anlamını da kazanıyor. Fransızca'ya "goule" ve buradan da İngilizce'ye "ghoul" şeklinde giriyor. Korku ve gotik edebiyatta evrimleşerek bugünkü çeşitliliğine ulaşıyor.

Farsça “yābān” sözcüğü, Farsça verimsiz anlamına gelen یاب “yāb” sözcüğünden türetilmiş. Çöl, bozkır, verimsiz alan karşılıklarını buluyor. Buradan “yabani”, “yabancı” sözcüklerine ulaşabiliyoruz.

“Gulyabani” sözcüğünden “çölden gelen korkunç yaratık”, “yabancı bir yerden gelen canavar”, “çöl şeytanı” gibi anlamlar çıkarabiliriz. Sözcük, aysız, karanlık gecelerde saldıran vahşi hayvanların eski insanın imgelemine nasıl yerleştirdiğini gösteriyor.

Bu konuda daha ayrıntılı bilgi edinmek isterseniz, Seçkin Sarpkaya, Mehmet Berk Yaltırıl ve Ömer Faruk Yazıcı’nın “Türk Kültüründe Gulyabani” isimli ortak çalışmasına bakabilirsiniz.

Eflatun Solmaz - Bohem

  yanlış anlıyorum diye bağıran salak bir bakış deler içimi hangi işe el atsam çıraklıktan ustalığa bir yalnızlık ki açlık sınırında yazmak ...