— Kapıyı niye o eliyle kilitlemiyor da öbürüyle kilitliyor.
— Bilmem, solak ya o yüzdendir.
— Bir insan bu kadar solak olabilir.
* * *
— Nesnelerin ne olduklarına değil işlevlerine baksak; lambanın açma-kapama anahtarı vardır. Lambaya giden elektriği kestiği için anahtardır. Neyse... Saçmalayacağım besbelli, iki saattir beni konuşturuyorsun bu kafayla. Sus desene.
— Ya boş ver rahat ol. Başka şeyler düşün… Düşünme…
* * *
— İnsan otistiktir. Sanatçıysa bir çıkış yolu bulmuş demektir. Örneğin müzikle anlatmaktadır. Sanıyorsunuz ki anlatabildikleri yazı, söz kadar belirgin değil. İyi bir dinleyici olsan bunu söylemezdin dedim.
— Ne dedi ki?
— Gıygıycısın sen.
* * *
— İçinde çocukça duygular azaldıkça büyürsün.
— Hangisi iyi, hangisi kötü nasıl bileceğiz?
— Yaptığından utanıyorsan büyümüşsündür. Sakın utancı tartışma, ne olduğunu çok iyi biliyorsun. Zaten ortak noktada başlamasak zordur.
* * *
— Ne görüyorsun?
— Bir beden.
— Giy onu.
* * *
— Neden gidiyorsun?
— Başka şansım yok, yine seçeceğim.
* * *
— Usta sen beni tanımıyorsun. Ben bu ülke için canımı veririm.
Nah verirsin, dedim içimden.
— Canın senin olsun, günde birkaç saatini ver. Oku, araştır. Yapıyor musun?
— Yok, pek yapmıyorum.
* * *
— Kimse görmemişse suç sayılmaz. Gören yoksa suçlu değilim.
— Senin gözün göz değil mi?
* * *
— Sis her şeyin en güzel göründüğü durumdur.
— Hızına bağlı.
* * *
— Ya güzel söylüyorsun ama bunların hepsi bir romanın içinden çıkma gibi geliyor bana.
— Güzelim...
— Gerçek hayatta böyle olduğunu göremedim ben.
— ben romanın içinden çıkmayım zaten.
— Bilmem, solak ya o yüzdendir.
— Bir insan bu kadar solak olabilir.
* * *
— Nesnelerin ne olduklarına değil işlevlerine baksak; lambanın açma-kapama anahtarı vardır. Lambaya giden elektriği kestiği için anahtardır. Neyse... Saçmalayacağım besbelli, iki saattir beni konuşturuyorsun bu kafayla. Sus desene.
— Ya boş ver rahat ol. Başka şeyler düşün… Düşünme…
* * *
— İnsan otistiktir. Sanatçıysa bir çıkış yolu bulmuş demektir. Örneğin müzikle anlatmaktadır. Sanıyorsunuz ki anlatabildikleri yazı, söz kadar belirgin değil. İyi bir dinleyici olsan bunu söylemezdin dedim.
— Ne dedi ki?
— Gıygıycısın sen.
* * *
— İçinde çocukça duygular azaldıkça büyürsün.
— Hangisi iyi, hangisi kötü nasıl bileceğiz?
— Yaptığından utanıyorsan büyümüşsündür. Sakın utancı tartışma, ne olduğunu çok iyi biliyorsun. Zaten ortak noktada başlamasak zordur.
* * *
— Ne görüyorsun?
— Bir beden.
— Giy onu.
* * *
— Neden gidiyorsun?
— Başka şansım yok, yine seçeceğim.
* * *
— Usta sen beni tanımıyorsun. Ben bu ülke için canımı veririm.
Nah verirsin, dedim içimden.
— Canın senin olsun, günde birkaç saatini ver. Oku, araştır. Yapıyor musun?
— Yok, pek yapmıyorum.
* * *
— Kimse görmemişse suç sayılmaz. Gören yoksa suçlu değilim.
— Senin gözün göz değil mi?
* * *
— Sis her şeyin en güzel göründüğü durumdur.
— Hızına bağlı.
* * *
— Ya güzel söylüyorsun ama bunların hepsi bir romanın içinden çıkma gibi geliyor bana.
— Güzelim...
— Gerçek hayatta böyle olduğunu göremedim ben.
— ben romanın içinden çıkmayım zaten.