Ana içeriğe atla

Haziranın Kulak Misafiri

— Beni ne kadar çok tanıyorsun?

— İşime yarayacak kadar.
* * *

— Kazağım nasıl?

— Kazak işte.
* * *

- Rüyamda selâmın verildiğini duydum.

- Eee?

- Kızdım tabi. ‘Ben cenaze merasimi istemiyorum dedim onlara’ diye kızıyorum.
* * *

— Dünkü çatışmada elliden fazla kişi öldü.

— Tam olarak kaş kişi?

— Yedi yüz yetmiş altı.
* * *

— Önce karnımın doymasına bakarım.

— Bir gün gelir o karın doymaz olur.
* * *

— Hep bir deprem bekliyoruz ve geliyor.

— Sonrasıysa acı bir sakinlik.
* * *

— Aslında bir tek şeyden bahsediyorum.

— Nedir o abi?

— Sorduğun sorunun cevabından…

— Nedir işte o abi?
* * *

— Doğrusunu bildiğin halde yapmadığından suçlusun.

— Doğru nedir ki?

— Bırak lan şimdi şeytan diyalektiğini.

— Su bulanıksa peki?

— Görmek istediğin neyse, onu ara. Birlikte getirdiğinden hazzetmiyorsan, arzu ettiğinden de vazgeç. Değmez çünkü.
* * *

— Var ile yok arasında ne var?

— Sen.
* * *

— Kederli anne, seni öldüreyim mi?

— Hey, en sevdiğin şey, makarna yapıyorum.