— Kapat şu teybin sesini, bak salâ okunuyor.
— Ölüyüm ağa insaf et.
* * *
— İnanmak var etmektir.
— Bence yok etmektir.
* * *
— Klasik anlamda, bilinenlerden çok farklıdırlar.
— Yazılmamış senaryo kaldı mı peki?
— Kadro sürekli genişliyor. Hikâyeler iç içe geçmiş şekilde artıyor.
— Artıyor ama bilinenlerin dışında yeni ne var? Hiç.
— Çabuk tükeniyoruz. Ürettiklerimiz bir süre sonra tükettiklerimize yetişmeyecek. Açık kapatmak için nitelik daha da düşürülecek. Ne olursa olsun, içlerinden güzeli, iyiler ayrılır.
* * *
— İzmariti atma denize.
— Neden? Sen de hep çevrecisin.
— Şu manzaraya bak. Denize vuran Ay’a bak. O beyazlıkta yüzen variller, çöpler, poşetler görmek ister misin?
— Bak doğru söyledin. Bunu çöpte söndüreceğim.
* * *
— Yazmaktan korkuyorum. Ya yazdığım gerçekleşirse.
— Şimdiye kadar hiç oldu mu?
— Yazdıklarımın hepsi yaşandı.
— İnanmıyorum.
— Yani, sıralama farkı var tabi.
— Anladım. Gerçekleşeni yazdın.
— Kalem için fark etmez.
* * *
— İnsanların hepsi ikiyüzlüdür.
— Ne? Ne yani, ben de mi ikiyüzlüyüm?
* * *
— Demek eski Türkler kuantumu çok önceden beri biliyorlardı, öyle mi? Bir örnek isteyebilir miyim?
— Tabi. Mesela, “bakarsan bağ, bakmazsan dağ olur”.
Eflatun Solmaz - Bohem
yanlış anlıyorum diye bağıran salak bir bakış deler içimi hangi işe el atsam çıraklıktan ustalığa bir yalnızlık ki açlık sınırında yazmak ...
-
Sümbülzade Vehbi, 18.yüzyılda yaşamış bir şahsiyet. Tevatür odur ki bir gün padişahın huzuruna çağırılır. Hiç işi gücü olmayan, durduk yere ...
-
Rapunzel dendiği zaman gözümüzün önüne, upuzun saçlarını kuleden aşağıya sarkıtmış bir genç bir kız imgesi gelir. Ben de bu yazımda o saçla...
-
Browne, 1632 Ocağı'nda Felemenk'te ikamet ettiği ve insan bedeninin sırları konusuna her zamankinden daha fazla yoğunlaştığı bir dö...