“Duyuyoruz ki, İskit toprağı Borysthenes’in yetiştirdiği Bion,
tanrıların gerçekte var olmadığını söylüyor. Bu görüşünden
şaşmasaydı, ‘İstediği gibi düşünür: Yanlış bir düşünce,
ama o öyle düşünüyor’ demek doğru olurdu.
Oysa şimdi uzun süren bir hastalığa yakalanıp
ölmekten korkmaya başlayınca,
bu tanrıların var olmadığını söyleyen adam,
bu tapınağa bile dönüp bakmamış olan adam,
tanrılara kurban kesen ne kadar insan varsa,
hepsini alaya alan bu adam,
ocak başlarında, sunaklarda ve masa üstlerinde
duman, yağ ve tütsülerle tanrıların burnunu
doldurmakla kalmadı, ‘Hata ettim, eski suçlarımı bağışlayın’
demekle kalmadı, tılsım için boynunu yaşlı kadına
uysalca uzattı ve kösele şeritlerle kollarını inançla bağladı;
kapının üstüne beyaz diken ve defne dalı astı,
ölmektense her türlü hizmete hazırdı. Aptal!
Çünkü tanrısal iyiliğin herhangi bir bedel karşılığı
olmasını istiyordu, sanki tanrılar Bion inandığı zaman
var olabiliyormuş gibi. Aklı başına geldi, ama boşuna:
Bu salak baştan sona kömür olunca, ellerini uzatıp
‘Selam’ dedi, ‘Selam Plüton!’”
Diogenes Laertios, Ünlü Filozofların Yaşamları ve Öğretileri
Eflatun Solmaz - Köle
Ya salağa yatarsın. Ya nereye yatarsan yat, salaksın. Dostluklar ısınıyor içimde, transistörler gibi... Zorunlulukların ve arzuların dilek...
-
Sümbülzade Vehbi, 18.yüzyılda yaşamış bir şahsiyet. Tevatür odur ki bir gün padişahın huzuruna çağırılır. Hiç işi gücü olmayan, durduk yere ...
-
Rapunzel dendiği zaman gözümüzün önüne, upuzun saçlarını kuleden aşağıya sarkıtmış bir genç bir kız imgesi gelir. Ben de bu yazımda o saçla...
-
Browne, 1632 Ocağı'nda Felemenk'te ikamet ettiği ve insan bedeninin sırları konusuna her zamankinden daha fazla yoğunlaştığı bir dö...